PLATONİK BİR AŞK ÖYKÜSÜ

PLATONİK BİR AŞK ÖYKÜSÜ Kemal Bek Kaplan Bey, daha kapıdan girer girmez amfideki uğultu sona erdi. Bir şey demeden sınıfa bir göz attı, kürsüye geçip oturdu; ne “Tünaydın!”, ne başka bir esenleme. Hepimiz hemen kürsü önünde kuyruk olup teker teker…

VİRGÜL YETİM KALDI

ÜLKÜ TAMER’İN İMGELERİ   İkinci Yeni şiirinin önemli bir şairidir Ülkü Tamer; özellikle imgeye yaslanması, anlamı imgenin arkasına saklaması, dile “tasarrufu”, biçimselliği boşlaması, sesini yükseltmemesi, “saf”lığı ile İkinci Yeni’nin “adlı” bir neferidir o. Ve şiirini, şiirimizin gelişimi çerçevesinde olduğu kadar,…

OKUMAK YA DA OKUMAMAK…

Önsöz yerine: OKUMAK YA DA OKUMAMAK… İŞTE BÜTÜN SORUN BU!  Okumak, bana göre, okurun okuduğu metinle, dolayısıyla metnin yazarıyla bir hesaplaşmasıdır. O metni yazan da, yaşamla hesaplaşmış; alacaklarını vereceklerini sözcüklere dökmüştür. Her hesaplaşma gibi, yazmak da okumak da bir serüvendir.…

HAFTANIN YAZISI: TELEFON

TELEFON Kapı, içeri bir gölge gibi süzülen kadının arkasından gürültüsüzce kapandı. Sırtını kapıya dayadı kadın. Bir süre gözleri kapalı, öylece kaldı. Karanlık holde, nereden geldiği belli olmayan zayıf bir ışık, gözlerinden yanaklarına inen gözyaşlarını belli belirsiz parıldatıyordu. O sessiz ağlayışla,…

TRT TÜRKGİLİZCE ÖĞRETİYOR

Uzgöreç, televizyon karşılığı olarak bulunan ve kullanılmaya başlanan bir sözcük. Dilimizde özleştirme çabalarının, Türkçe düşünme amacına tam olarak uygun da. Yapı, kuruluş ve anlam bakımlarından hiç bir yanlışlığı ve aykırılığı yok. Fransızca tele-; uz-; vision; görme, görüş sözcükleri ve alet…

UZGÖRECİN DİLİ: TÜRKGİLİZCE

Bir ulusun dilinin en doğru biçimde konuşulduğu yer neresidir? Bu sorunun yanıtı çeşitli olabilir. Kimi annelerin dilini örnek verir, kimi çarşı-pazarda kullanılan dil der, kimi klasik yazarların yapıtlarında en doğru dilin bulunabileceğini ileri sürer. Başka yanıtlar da bulunabilir. En iyi,…

ÖYKÜ: AĞIZ TADI

AĞIZ TADI Memduh Şevket Esendal’a Artık ağzımın tadı kalmadı; ne okumaktan zevk alıyorum, ne sinemaya gitmekten. Emekli olduktan sonra yapmayı tasarladığım işlerin hiç birini yapamadım. Sabahları tıraş bile olmuyorum artık; saçlarım, sakallarım papaz gibi uzadı. Nicedir evde takım giymeyi, kıravat…

ŞİİR: BİR KÜÇÜKKENTSOYLU OZANIN…

BİR KÜÇÜKKENTSOYLU OZANIN BİR KÜÇÜK KURRÂ KASABASINDAKİ BİREYSEL MUTLULUĞUNU ANLATIR ŞİİR                                                              Mengen’e geceyi paltomun kapüşonu gibi sıcak ve yalıtkan giydim başıma içim dışım yıldız mutluyum halkıma adanmış şiirler yazıyorum yaşıyorum sevindiriyor beni bir imgenin peşinden koşmak emeğin övgüsünü yazmak…

ÖYKÜ: KEDİ

KEDİ Kemal Bek Küçücük, tüyleri bembeyaz bir kediydi. Kartopu mu demeli? Yok, Kartopu olamaz; aslında bembeyaz da değil, kırçıl beyazdı. Arka ayağıyla boynunu kaşırken, adam giysi dolabının aynasındaki kendi görüntüsüne baktı. Donuk bir görüntü. Neden olduğunu bilmediği bir cam lekesi,…

ÖYKÜ: NESRİN

NESRİN   Kırkikindi yağmurları dinmiş, bahar yavaştan yüz göstermeye başlamıştı. Erkenci serçelerin cıvıltıları, artık kargalardan önce duyulmaya başlıyordu sabahları. İşte benim dağılmaya başladığım zamanlar, bu zamanlardır. Kanım mı daha deli akıyordu yılın bu vakitlerinde, yoksa solumdaki kötülük meleği beni ayartıyor…

TANPINAR / BURSA’DA ZAMAN

Tanpınar’ın “Bursa’da Zaman” şiiri  ve bir okur olarak bu şiirden bende kalanlar: BURSA’DA ZAMAN Ahmet Hamdi Tanpınar Bursa’da bir eski câmi avlusu, Küçük şadırvanda şakırdayan su; Orhan zamânından kalma bir duvar… Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sâkin…

ÖYKÜ: GECENİN ZİFȊRȊ KARANLIĞINDA

GECENİN ZİFȊRȊ KARANLIĞINDA Kemal Bek Gecenin zifirî karanlığında, önünü görmeden, karlara bata çıka yürüyor; içinden, “Onu evde bulursam geberteceğim… Umarım evde değildir, bir bara kafayı çekmeye gitmiştir,” diye geçiriyordu. Evlerin ışıkları çoktan sönmüştü. Sokakta kimseler yoktu. Şu ânda insanlar sıcacık…

Elbette

Neden “elbette” değil de “elbet de” yazımıyla yazıyorum? Yazılmakta olan Türkçe’de Sözcük Kullanım Kılavuzu kitabımdan “elbet” maddesi: elbet zf. [a. el (belirteç eki) | a. bett (kesin)] Kesinlikle. «Elbet bir gün buluşacağız / Bu böyle yarım kalmayacak» [◙ Arapça asıllı…

ŞİİR ÇEVRİLEBİLİR Mİ?

 ŞİİR VE ÇEVİRİSİ Maltepe Üniversitesi kültür şenliğinde yer alan, “klasiklerin günümüz dilinde yayımlanması” konulu bir söyleşiye, Bordo Siyah yayınları editörü olarak katıldım. Oturum yöneticisi, dostum Yusuf Çotuksöken’in bana sorduğu sorulardan biri de, “bir yapıtın dilden dile ve dil içi çevirilerde…

“BU GÜN”

● bu gün [t. bu (işaret sıfatı) || t. gün] Belirtilen gün; günümüz; son zamanlarda. «Sinemaya bu gün gitmeyecek miydik?» Bu bir sıfat tamlamasıdır, deyim ya da terim oluşturmayan bütün sıfat tamlamaları gibi ayrı yazılmalı; “bugün” biçimi yeğlenmemelidir. [◙ Bütün…

“TÜRKÇE’DE SÖZCÜK KULLANIM KILAVUZU”

Yazılmakta olan Türkçe’de Sözcük Kullanım Kılavuzu kitabımın ā, ē, ī, ū maddesi: ā, ē, ī, ū – Bu harfler, kalın ünsüzlerin ardından gelen uzun ünlüleri gösterir: Söz gelimi “tahkik” (soruşturma) sözcüğünde, ī sesi k’ların kalın, i’nin uzun sesletileceğini gösterir. [◙ “Kānûn” (yasa);…

SOYADLARIMIZ YANLIŞ YERDE Mİ?

(Yusuf Çotuksöken’le bir söyleşiden) …., YUSUF ÇOTUKSÖKEN: Soyadın olan“Bek”in özel bir alınış nedeni var mı? KEMAL BEK: “Bek” sözcüğü, “bey” anlamına geliyormuş babamın yıllar önce söylediğine göre. “Sağlam”, “kuvvetli” gibi anlamları da varmış. “Eski Türkçe” deki anlamı bu, ben de…

HOHLASAM GÖK BUĞULANIR MI?

Geçenlerde şiir meraklısı bir arkadaşımla söyleşirken, “Ne dediği anlaşılmayan şairlerin şiirlerini okumam kardeşim, şiir okuyacağım diye bilmece çözmek zorunda değilim!” dedi. Doğrusu garibime gitti bu sözler, aklıma Ahmet Hâşim’in, “Şiir Üzerine Bâzı Mülâhazalar” başlıklı, o tadına doyulmaz yazısındaki, “şiirin bir…

ÇEVİRMEN TÜRKÇESİ

ÇEVİRMEN TÜRKÇESİ Yabancı bir dilde, söz gelimi İngilizce, Çince ya da Yunanca yazılmış bir metni okuyup anlamanın en emin yolu, üşenmeyip İngilizce, Çince ya da Yunanca öğrenmektir. Hele düzsöz (roman, öykü ve öğretici) metinler bir yana, şiirin çevrilemezliğini düşününce! İyi…

NEDEN DÜZELTME İMİ ?

NEDEN “^” İMİ? Türkçe’de uzun sesli yoktur. Kimi yazarlar örneğin “ağabey” sözcüğünün, ğ’nin düşmesiyle “uzun a”nın yâni “â”nın (ağabey > âbi) ortaya çıktığını, bu nedenle de artık bu kuralın değişmeye başladığını öne sürseler de bu değişikliğin “yazı dili”ne geçirilmesinin hiç…

ŞARLO

ŞARLO’NUN  GÜLDÜRÜ YÖNTEMİ İnsanın neye güldüğü, neleri gülünç bulduğu, çağlar boyunca felsefecilerin de ana izleklerinden birini oluşturmuş. Buz tutmuş yolda düşen birine istemeden gülmemizin nedeni, “İyi ki düşen ben değilim, o…” diye bencilce düşünmemiz. Düşen “ben” olmayınca, içimiz rahatlar, güleriz; sonra…