“TÜRKÇE’DE SÖZCÜK KULLANIM KILAVUZU”

Yazılmakta olan Türkçe’de Sözcük Kullanım Kılavuzu kitabımın ā, ē, ī, ū maddesi:

ā, ē, ī, ū – Bu harfler, kalın ünsüzlerin ardından gelen uzun ünlüleri gösterir: Söz gelimi “tahkik” (soruşturma) sözcüğünde, ī sesi k’ların kalın, i’nin uzun sesletileceğini gösterir. [◙ “Kānûn” (yasa); “akīm” (sonuçsuz kalma, verimsiz olma); “vakūr” (ağırbaşlı) gibi uzun a, e, i / ı, u, ü ünlülerini içeren sözcüklerde düzeltme imi kullanıldığında, kalın sesletilmesi gereken bir önceki ünsüzün de ince söylenmesi dokuncası ortaya çıkmaktadır: “Kānûn” (yasa) ve “kânûn” (aralık ve ocak aylarının ortak adı) farklı olarak sesletildiğine göre, bunların yazımı da farklı olmalıdır; çünkü, “kā” hecesi, “kâ” hecesinden farklı sesletilir. Bu tür sözcükler çok değildir. Sözcük başında, G ile: gāfil (aymaz); gāile (ansızın gelen dert); gāib (yitik); gāita (dışkı); gālibâ (belki); gālip (yengin); gāmız (kapalı ifâde; karmaşık); gārik (boğulan); gāsıp (zorla el koyan); gāye (erek; amaç); gāyet (pek; çok); gāzi (savaştan sağ çıkmış kişi); K ile: kābil (olabilir); kābiliyet (yetenek); kādir (gücü yeten; yapabilen); kāfile (kervan); kāfiye (uyak); kāhir (kahreden); kāide (kural); kāim (birinin ya da bir şeyin yerine geçen); kāil (râzı; kabul eden); kāle almak (önemsemek); kālübelâ (eskiden); kāmet (boy; endam); kāmûs (sözlük); kānî (kanâat getirmiş; inanmış); Kārun (zenginliğiyle ünlü efsane kişisi); kāsım (kısımlara ayıran); kātil (öldüren) ve benzerleri. Sözcük ortasında, bu sorunu yaratan sözcüklerin sayısı daha da azdır: akīm (sonuçsuz); akāmet (sonuçsuzluk; başarısızlık); atīk (antik; eskil); bâkī (sonsuz; Abdülbâki Gölpınarl bir süre adını Abdülbâkıy biçiminde yazmıştı); bekā (sonsuzluk); hakāret (aşağılama); hakīr (aşağı görülen); ihkāk (hak etme); ikāmet (oturma), sâkī (şarap dağıtan); sakāmet (keyifsizlik durumu); sakīl (uyumsuz, ağır); sakīm (sayrı; keyifsiz); sukūt (düşme); tahkīk (soruşturma), tahkīkat (soruşturma); tedkīk (inceleme); tegāfül (aymazlık); vakūr (ağırbaşlı) ve benzerleri. Bu yazım sorunundan kurtulmak için, uzun bir süre bu ünlüler çift olarak kullanılıp söz gelimi “kaanun” biçiminde yazılmışsa da, o zaman da “kā-” hecesinin iki hece olarak “ka-a-” biçiminde sesletilmesi sorunu ortaya çıkmıştı. (Not: Örnek sözcükler verilirken ayın ve hemze ünsüzleri gösterilmemiştir.) Ayraç içindeki açıklamalardan anlaşılacağı gibi bu tür sözcüklerin Türkçeleri de bulunduğundan, hiç biri vazgeçilmez değildir. Bu sorunu gidermek için bu tür Osmanlıca sözcüklerin Türkçeleri kullanılmalı; Türkçe karşılıkları yoksa dilimizin ek ve köklerinden yeni sözcükler türetilmelidir. Ancak, özel adlarda, yer adlarında ve benzerlerinde kullanılmak zorundaysa, “Gāzi Osman Paşa” örneğinde olduğı gibi, üst çizgili ünlülerle yazılmalıdır.] ay. bk. -î-; -û-; -â-, -ê-, î-, -û-; yer adlarının yazımı

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir